Gençliğin Yeni Mekanı !
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Gençliğin Yeni Mekanı !

Gerçek Dostlugun Adresi
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 O"nu anlatamadik....

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
DarkbattLe
Admin
DarkbattLe


Erkek Mesaj Sayısı : 18
Yaş : 33
Nerden : Istanbul
Kayıt tarihi : 20/08/08

O"nu anlatamadik.... Empty
MesajKonu: O"nu anlatamadik....   O"nu anlatamadik.... Icon_minitimePerş. Ağus. 21, 2008 12:29 pm

SİNELER O GÜNEŞ’E [SAV] PERVANEDİR

Hazreti Muhammed (sallAllahu aleyhi ve selem) insanlığın iftihar tablosudur. On dört asırdan beri dünya çapındaki en büyük dâhiler, dev filozoflar ve her biri düşünce semamızın yıldızı nice mütefekkir ve ilim adamları, hep O’nun arkasında el pençe divan durmuş ve O’na hitaben: "Sen, sana mensubiyetle övündüğümüz insansın." demişlerdir.

O’nun büyüklüğüne şu yeter ki, çağımızda bu kadar tahripten sonra hâlâ biz, minarelerden "Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah" sadâsını duyuyor, Ruh-u Revan-ı Muhammedî’nin her yanda şehbal açtığını müşâhede ediyor ve ruhanîlerle beraber günde beş kez coşuyoruz.. yine O’nun büyüklüğü adına diyebiliriz ki; nesilleri ifsat ve idlâl uğruna içte ve dışta bunca din düşmanının çalışıp gayret göstermesine rağmen, bugün hâlâ çiçeği burnunda ve daha tüyü bitmemiş pek çok delikanlının, hem de "Hakikat-i Ahmediye"yi (sallallâhu aleyhi ve sellem) hakkıyla anlayıp kavramaları çok zor olduğu hâlde, pervanelerin ışığa koştuğu gibi Hz. Muhammed’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) koşmaları, dünyada benzeri olmayan bir hâdisedir. Zaman, bizim içimizde, sinelerimizde O’na ait hakikatlerden hiçbirini eskitemedi.. evet O hâlâ taptazedir. Çok defa dostlarıma da söylediğim gibi, ne zaman Medine-i Münevvere’ye gitsem, O’nun kokusu beni o derece sarar ki, neredeyse bir adım ötede bizzat kendisine kavuşacak ve diriltici sesiyle "Merhaben, ehlen ve sehlen!" dediğini işitecek gibi olurum. İşte O, bizim içimizde bu kadar tazedir ve gün geçtikçe daha da tazelenmektedir.

Evet, zaman yaşlanıyor, ihtiyarlıyor; bazı düşünceler köhneleşiyor ve değerden düşüyor; fakat inananların sinelerinde Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem), her gün daha da açan bir tomurcuk gibi daima yenilenip tazeleniyor.

Zannımca, başkalarının, başka şeyleri anlattığı kadar O’nu anlatabilseydik -ki anlatamadık- başkalarının anlatılmasına imkân verildiği kadar O’nun anlatılmasına imkân verilseydi ve sanata, hayata ait müesseseler O’nu anlatmak için tam seferber olabilseydi, bugünkü nesillerin gönlünde sadece O taht kuracak ve sinelerde sadece O bulunacaktı.. yine de her şeye rağmen, cihanın şarkından garbına kadar gûnâ gûn herkes, elinde testisiyle o "Menhelü’l-Azbi’l-Mevrûd" sözüyle anlatacağım temizlerden temiz, pâklardan pâk kaynağa koşuyor ve o, güneşlere taç giydiren Sultan’ın otağına varmaya çalışıyor.

Evet, bugün başta Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya olmak üzere, hemen bütün dünyada O’nun hesabına bir diriliş müşâhede edilmekte, hemen her yerde Müslümanlar mekikleriyle harıl harıl O’nun düşüncelerini işlemekte, İslâm hesabına incelerden ince dantelalar, kanaviçeler örmekte ve âdeta Müslümanlık yeni bir "Devr-i Saadet" ruhu yaşamakta. İslâm dünyasında da durum daha farklı değil... Bundan bir iki asır evvel muhakemesiz ve safiyane Müslümanlığa ve Müslümanlara alâka duyan insanların yerinde bugün, İslâmî meselelerin ilmini yapan ve ilmin aydınlatıcı tayfları altında Hz. Muhammed Mustafa’ya (sallallâhu aleyhi ve sellem) iktida eden, okumuş insanlar var... Şimdiye kadar sürekli okumuş kesimi istismar edenler, üniversiteleri, fakülteleri ve diğer okulları bir kısım "izm"ler hesabına kullananlar ve millî müesseseleri küfür hesabına işletmeye çalışanlar, tıpkı aysberglerin çözülmesi gibi artık birer birer çözülüyor ve süratle O’na doğru kayıyorlar.

Yıllardan beri binlerce defa yer değiştirenler; yer değiştirip kendilerine tutunacak bir dal arayanlar; o sistemden bu sisteme, o ekolden öbür ekole koşuşup duranlar, bütün bu çırpınıp durmaların fiyasko ile neticelendiğini görüyor ve şimdiye kadar hiç fiyasko görmemiş Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem) mektebine koşuyorlar. Ancak, acaba biz, o sultanlara sultanlığı öğreten Gönüller Sultanı’nı istenilen ölçüde bilebildik mi? Bütün anlatma durumunda olanlara da soruyor ve kendimi de onların arasına katarak diyorum ki; yirminci asır insanlarının gönüllerini coşturacak kadar, o gönüllere fer veren Efendiler Efendisi’ni acaba kendi kıymeti ölçüsünde anlatabildik mi?..

Hayır! Eğer beşeriyet O’nu tanısaydı, O’nun için mecnun olur, yollara düşerdi; ruhları O’nun yâd-ı cemîli sarınca burnunun direği sızlar ve gözleri yaşlarla dolardı, dolardı da, O’nun pâk semtine, peygamberlik dünyasına, tertemiz iklimine girebilmek için ürperir, O’nun aşkının ateşiyle yanan kalbinin küllerine hayat gelsin diye rüzgârın önüne katılır ve hep oraya doğru sürüklenirdi...

İnsan sevdiğini, bildiği ölçüde severken, bilmediğinin de hep düşmanı olagelmiştir. Onun içindir ki, düşmanlarımızın hayat boyu kavga verdiği hususların odaklaştığı nokta, O’nun nâm-ı celîlinin unutturulması ve yeni yetişen nesillerin hep İki Cihan Serveri’ne düşman olarak yetiştirilmesidir. Ne lütufkâr tecellîdir ki, hasımlarımız, O’nun ismini sinelerden söküp atmak istemelerine rağmen, bugün, O’na varmaya engel bütün mânialar ve setler aşınmış ve bilhassa gençlik, tıpkı, günlerce çölün kavurucu sıcağında aç ve susuz ölümle pençeleştiği sırada, yanı başında âb-ı kevser beliriveren bir insan sevinciyle kendini O’nun kucağına salıvermiştir. Elbette ki, o şefkat dolu sine, kendine bu iştiyakla koşanları bağrına basacak ve onları mahrum bırakmayacaktır.

Cuma günleri camileri lebâlep dolduran insanlara bilmem hiç dikkatle baktınız mı? Eğer dikkatle baktı iseniz, onların büyük ekseriyetinin gençler olduğunu görmüşsünüzdür. Dalâlet ve tuğyânın, kendi sistematiği içinde, bütün nesilleri o korkunç vakumuyla çekmesine mukabil, acaba bu gençleri karda kışta, soğuktan tir tir titredikleri hâlde, abdest aldırıp en zor şartlarda camilere koşturan nedir? İsterseniz ben söyleyeyim: Hz. Muhammed Aleyhisselâm’ın kudsî cazibesidir...

Akıl ve havsalamız alsa da almasa da, sineler O Şem’aya, O Güneş’e pervanedir.. çok yakın bir gelecekte, şimdiye kadar bir türlü O’na koşamayıp da kış sinekleri gibi takılıp yolda kalan derbeder ve perişan akıllar, yolda kalışlarına pişman olacak ve ellerini dizlerine vurarak: "Biz niye pervane olup O’na koşmadık?" diyeceklerdir. O zaman belki de birçoğu için her şey bitmiş olacak...

***

On dört asır evvel, yine bir böyle geceydi,
Kumdan, ayın on dördü; bir öksüz çıkıverdi!
Lâkin, o ne hüsrandı ki: Hissetmedi gözler;
Kaç bin senedir, halbuki, bekleşmedelerdi!

...

Sırtlanları geçmişti beşer yırtılıcıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Fevzâ bütün âfâkını sarmıştı zemînin,
Salgındı, bugün Şark’ı yıkan, tefrika derdi.

Derken, büyümüş, kırkına gelmişti ki öksüz,
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
Bir nefhada insanlığı kurtardı o ma’sûm,
Bir hamlede kayserleri, kisrâları serdi!

...

Dünyâ neye sâhipse, onun vergisidir hep;
Medyûn ona cem’iyyeti, medyûn ona ferdi.
Medyûndur o ma’sûma bütün bir beşeriyyet...
Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret.

M. Akif ERSOY
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://mekanimiz.forum.st
MeLeK

MeLeK


Kadın Mesaj Sayısı : 25
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 21/08/08

O"nu anlatamadik.... Empty
MesajKonu: edebiyetımız derin konular ve tarih   O"nu anlatamadik.... Icon_minitimePtsi Eyl. 01, 2008 12:35 pm

sağol abii teşekkür ederiz Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
CrystaL

CrystaL


Erkek Mesaj Sayısı : 30
Yaş : 30
Nerden : istanbul
Kayıt tarihi : 20/08/08

O"nu anlatamadik.... Empty
MesajKonu: Geri: O"nu anlatamadik....   O"nu anlatamadik.... Icon_minitimePerş. Eyl. 04, 2008 5:44 pm

saol abiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii:D
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.cyber-warrior.org/Forum/
 
O"nu anlatamadik....
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Gençliğin Yeni Mekanı ! :: Edebiyatımız Derin Konular ve Tarih :: Edebiyat, Derin Konular-
Buraya geçin: